Vizeden Önceki Gün

“Lise bitsin, rahatız oğlum. Yan gelip yatacağız. Valla lan !”

Keşke bu sözü bana kimin söylediğini hatırlasam, hiç fena olmazdı. Ama kulağında çanların cirit attığını hisseder gibiyim. Sözüm size liseliler, yok oğlum öle bi dünya inanmayın. Üniversitede geçirdiğim vakit, lisede söylenen yalanlara küfür etmekle geçti nerdeyse. Ulan bari biri tutsaydı ! Sen gel 4 yıl boyunca g=10 diye öğret, geç üniversiteye 9.81 de, hobaaa ! Pi sayısını zaten anlatmıyorum, allahından bulsun o.

Eee… tamam, kazandım şimdi üniversiteyi. Rahatım. Öyle bi rahatlık ki sanki dünya zikimde değil. Ulan öleceksin deseler, amaann koy g.te rahvan gitsin derim yani o derece. He sonunda ne mi oldu, söyliyim. Okul başladıkdan sonra o rahatlık bi daha hiç uğramamak üzere kocaman bi nah çekip gitti hayatımdan.

İlk haftalar…

Oooo ne güzel yer lan bura. Kıravat yok, zil yok, tenefüslerde ağızımıza sıçan müdür yardımcıları da yok. Sevdim ben burayı, valla lan ! Müge anlı’nın yaptığı tv programları tadında ders işliyoruz, zaten ben x i bulana kadar o gelip beni buluyo sıkıntıdan. Sabahın köründe gidip edebiyat derslerine girmiyorum, yerime imza atan hocalar çıkıyor karşıma. Ama dur bi dk, bu ne lan ! Sakin olun oğlum alışkın değiliz bu kadar el bebek gül bebek okula, fazla geldi birden. Rahatlık battı yani rahatlık !

Vize haftası…

Kazığın sadece ucu sivridir.

Bu özlü sözü söyleyen arkadaşımı anlamaya başlıyorum yavaştan…

Hiç hesaba katmadığım vize haftası aniden bölüyor bu rahatlığı (Pazar günü sınav yapıyorlar bide, asıl o bozuyor zaten moralimi ). Vizelerden 1 hafta önce öyle bir telaş sarıyor ki totomu sorma. Önce ders notu bulmam lazım. Bu aşama için sınıfta yüzünü daha önce hiç görmediğim kişilerle tanışıyorum. Tabi “Merhaba ben kadir, fizik ders notları var mı sizde ?” diyerek ilk selamlaşmada notu alma ihtimalim, hocanın gelip bana soruları verme ihtimalinden daha düşük. İşte bu noktada üniversite bana ileri görüşlü olmayı öğretiyor. Varan biiir ! Demek ki neymiş, vizelerden önce kendine en az 2 tane “dersi dinleyen” arkadaş temin edecekmişsin kadir. Çabalarım sonuç veriyor ve sonunda notlara ulaşıyorum. Tabi bu arada fotokopilere verdiğim paralarla kendime bi iphone alabileceğimi hesaplamadan da edemiyorum.

“Oğlumm, nereye kadar lan sınav”, ” Hoca o konu yok dedi”, “Biz bunu işlemedik lan sormaz bize”

İşte bu cümlelerle de ikinci aşamaya geçmiş bulunuyorum. Sınavda hangi konulardan sorumlu olduğumu öğrenmek için yaptığım araştırma NASA’ya taş çıkartacak cinsten. ( Ders kitabımın “İçindekiler” bölümünü ezberlediğimi ise sonradan fark ediyorum ). Arada bir kendini iddaa oynamaya adamış arkadaşlardan çıkacak soruların tahminlerini yazıp, gerekli yerlerin altını özenle çiziyorum. ( Sırf bunun için kırmızı kalem aldım lan ben ! ). Evet… level completed. Artık ders çalışmaya hazırım. Vizeye son 23 saat !

– Bu arada ben bunları yazarken evde olanlar: Trabzon-İnter maçı berabere bitti ve Ahmet’i sakinleştirmek için ambulans çağırdık. Önay mukavemet vizesinde totem yapacakmış, şuan koltuğun üzerinde planking yapıyor. Resul ise son 4 saat içinde hayatının gevezelik rekorunu kırmış bulunmakta. Arkada çalan parçamız, Black Eyed Peas Imma be.

– Ahmet’ten son dakikalarda bi atak geldi. “Önay ! saat birazdan yatacaksın.”

Ne demiştim en son. Hee, çalışmaya hazırım… sözümü geri alıyorum. Nah hazırım ! Nere çalışıyom ben, hocanın 7 haftada işlediği konuları 7 saatte bitirebileceğim aklımın bi ucundan geçiyor ama hocanın emeğine saygımdan dolayı yapamıyorum. Boru değil lan 7 hafta !

Önce tertemiz A4 kağıtları lazım abi yoksa motive olamıyorum. Odama gidip kağıtları alana kadar iki bardak icetea şeftaliyi bitirmiş ve twitter’ı kontrol etmiş oluyorum. ( Feyza mention atmış ). İstediğim zaman internetten kalkabilme alışkanlığına sahip olmadığım için bir kaç blog yazısı da sindirmeden rahat edemiyorum. ( İstiklal Akarsu ve Siminya, güzel yazıyorlar. ) Aaaa ! yeter ama lan artık başlamalıyım. Hadi kadir hadi lan !

2 saat sonra…

….dikey kuvvetler normal gerilmeyi, yatay kuvvetler kesme gerilme…

Dırırırırıtt… Dırırırırıtt…

Noluyo lan !

Dırırırırıtt… Dırırırırıtt…

Hassiktir telefonmuş.

Tuş aç

Güvenlik kodunu gir… Dıt dıt dıt dıt dıt…

1 yeni mesaj… Göster…

“SAKARYA Carsı: 14/1 SİSLİ, Pers: 12/2 SİSL…”

Neee hava durumu mesajı mı ! Lanet olsun Turkcell, vize zamanı yapma bari lan.

45 dk sonra…

…sağ el kuralında baş parmak normali gösterece…

Ooooff ! O artı nerden geldi lan. Ahmeeet, baksana bi…

15 dk sonra…

…oğlum grafiği çiziyon orda yazıyon işte artıyı.

Hmmm, tamam lan tamam anladım eyvallah.

( Saat kaç acaba ya ?)

01:20…

Yuhh…

Ben yatıyorum gençler, yarın 9’da kalkıcam lan. Ahmet kalkamazsam uyandır beni.

Dırırırıt… Dırırırırt….

Resul: Cem hocam nbr yaa

Cem: İyidir atikcan senden ?

Uhhh. Bu saatte cemle mi konusuyon lan…

Not: Kısacası vizeden önceki gün böle geçip gidiyor hayatımdan. Yazıya mutfakda biriken bulaşıkları ve açlığımı eklemek istemedim. Yoksa bitmezdi bu yazı. Sadece bulaşıklar yeter be.

Sevgi ve saygılarımla

KADİR ÇELİK.