Kırılma Noktası

Artık herşeyin anlamsızlaştığını fark ettim…

Neden böyle bi giriş yaptığımı inanın bende bilmiyorum. Ama yakın geçmişte olanları düşündüğüm zaman kısaca aklıma bu cümle geldi. Evet herşey anlamsızlaştı.

Peki herşey mi ?

Yaniiii…

Severek yaptığım işleri saymazsak geri kalanlar anlamsızlaştı diyebilirim. Peki anlamsızlaşmak ne demekti ?

Bence anlamsızlaşması demek artık heyecan vermemesi…

Uğraşırken beni yorgun düşürmesi, bunaltması…

Fikirlerimi öldürmesi gibi bişey.

Örnek mi ? Dersler !

Bu zamana kadar hiç böyle bi sıkıntım olmamıştı, yani dersler diyorum. Hiç bu kadar hayattan soğutmamışlardı beni. Hiç bu kadar düşman olmamışlardı bana.

Önceden böyle değildi, severdim derslerimi. Sorardım, öğrenirdim. Kitabı elime aldığımda merak ederdim hep acaba içinde ne var diye.

Peki ya şimdi ?

Öğretmenler…

Öğretmenler hakkında söylenen sözler gerçekten yabana atılır cinsten değiller. Gelecek nesli yetiştirmeleri belkide en büyük görevleri. Belkisi fazla hatta direk en büyük görevleri !

Ama önemli olan nasıl yetiştirdikleri

İyi bir insan gibi mi yoksa patlamaya hazır bi bomba gibi mi ?

Ben bombayım, hemde patlamaya çok yakın…

Bunun farkına vardığımda ise kırılma noktasını çoktan geçmiştim.

Kırılma noktası dedim kendimce, en azından tek anlamlı gelen bu kelimeydi.

Yapmaktan zevk aldığım işlerin bi anda bana ağırlık yapması, acımasız bi şekilde

İşte kırılma noktası…

Dedim ya öğretmenler gelecek nesli yetiştirir diye, bana kırılma noktasını yaşatan da bi öğretmendi işte.

Sizce ne kadar adil ?

Liseye giden bi öğrencinin hayatını bi öğretmenin bok etmesi ne kadar adil soruyorum size.

Hemde sadece bir yazılı kağıdıyla…

Hayatımda unutamadığım tek nokta buydu, kendine öğretmen sıfatını yakıştıran bi insanın hayatımı mahvetmesiydi.

Şimdi bu noktadayım.

Böyle bi halde, derslerden zevk almayan, tahammül edemeyen, kaçmak isteyen…

Öğretmenliğin ne demek olduğunu bilmeyen bi insan sayesinde…

Yorum bırakın